Göz ardı etmeyen ne demek ?

Mazhar

Global Mod
Global Mod
Göz Ardı Etmemenin Anlamı ve Toplumsal Cinsiyet, Irk ve Sınıf Üzerindeki Etkileri

Toplumda göz ardı etmemenin anlamı, yalnızca belirli bir durumu, olguyu ya da insanı fark etmekle sınırlı kalmaz. Bunun ötesinde, bu farkındalığın bir sorumluluk yüklediğini ve bu sorumluluğun insanları daha adil, eşitlikçi ve kapsayıcı bir toplum oluşturma yolunda harekete geçirmesi gerektiğini anlatır. Fakat bu sorumluluk, toplumsal cinsiyet, ırk ve sınıf gibi faktörlerle şekillenen sosyal yapılar içinde farklı biçimlerde deneyimlenir. Toplumların sürekli olarak sosyal normlara, eşitsizliklere ve yapısal engellere dayalı düzenlerde yaşadığı göz önüne alındığında, bu sorumluluğun göz ardı edilmemesi gerektiği daha açık bir şekilde ortaya çıkar.

Sosyal Yapılar ve Toplumsal Normlar

Sosyal yapılar, bireylerin yaşamlarını belirleyen, genellikle görünmeyen fakat güçlü etkiler yaratan düzeneklerdir. Bu yapılar, toplumsal cinsiyet, ırk, sınıf gibi faktörlerle şekillenir ve bireylerin toplumsal rollerini, haklarını ve imkanlarını belirler. Bu noktada, toplumsal cinsiyet normları, erkeklerin ve kadınların toplumsal hayattaki yerlerini belirleyen önemli bir etkendir. Erkeklerin güç ve liderlik pozisyonlarında daha fazla yer alması beklenirken, kadınlar daha çok ev içi rollerle sınırlı tutulur. Bu normlar, bireylerin kendilerini ve birbirlerini nasıl algıladıklarını, toplumsal ilişkileri nasıl kurduklarını etkiler.

Örneğin, 2020’de yapılan bir araştırmaya göre, kadınların iş gücüne katılımı dünya genelinde artmış olsa da, erkeklerin liderlik pozisyonlarında hala daha fazla yer aldığı gözlemlenmiştir. Birçok sektörde kadınlar, benzer yeteneklere ve deneyimlere sahip olmalarına rağmen, erkeklerle eşit ücret almamakta ve daha düşük rütbelerde kalmaktadırlar (World Economic Forum, 2020). Bu eşitsizlik, toplumun göz ardı ettiği ya da görmeyi istemediği bir gerçektir. Kadınların karşılaştığı bu yapısal engellemeler, onlara dair sınırlı bir perspektif geliştiren toplumsal cinsiyet normlarından beslenir.

Toplumsal cinsiyet normları yalnızca kadınları değil, erkekleri de etkiler. Erkeklere, duygusal olarak güçlü olmaları, acı çekmemeleri, ve toplumsal baskı altında güçsüzlük göstermemeleri beklenir. Bu, erkeklerin duygu ve düşüncelerini ifade etme biçimlerini, ilişkilerini ve kendi kimliklerini nasıl geliştireceklerini sınırlayan bir normdur. Bu normların etkisiyle erkekler, duygusal zorlukları göz ardı eder ya da içsel çatışmalarını dışarıya yansıtmamayı tercih ederler. Bu durum, uzun vadede daha büyük psikolojik sorunlara yol açabilir. Birçok erkek, duygusal destek almakta zorlanır ve bu da yalnızlık, depresyon gibi ciddi sonuçlar doğurabilir.

Irk ve Sınıf: Sosyal Eşitsizliklerin Göz Ardı Edilmesi

Irk ve sınıf faktörleri de, toplumsal yapıları şekillendiren önemli unsurlardır. Irkçılık, sosyal yapının köklerine işlemiş bir hastalık gibidir. İnsanlar, genellikle doğdukları toplumda, belirli bir ırka ya da sınıfa mensup olmaları nedeniyle sosyal fırsatlara erişimde büyük eşitsizlikler yaşarlar. 2019 yılında yapılan bir çalışmada, düşük gelirli ve ırksal azınlık gruplarının eğitim, sağlık ve iş gücü alanlarında maruz kaldıkları ayrımcılığın, bu grupların daha düşük yaşam standartlarına sahip olmalarına yol açtığı belirlenmiştir (American Psychological Association, 2019). Toplumun bu gruplara yönelik önyargıları, onların potansiyellerini gerçekleştirmelerini engelleyen büyük bir engel teşkil eder.

Irkçılığın ve sınıf ayrımcılığının toplumsal yapılar içindeki etkisi, yalnızca bireylerin hayatta karşılaştıkları engellerle sınırlı kalmaz. Aynı zamanda, bu yapılar bireylerin birbirlerine olan bakış açılarını da şekillendirir. Düşük gelirli bir birey, orta sınıf ya da zengin bir bireyden farklı olarak toplumsal hizmetlere, eğitime ve sağlığa erişim konusunda ciddi zorluklarla karşılaşır. Irkçılık ise, özellikle siyah ve kahverengi ırklara mensup bireylerin, sadece sosyal haklar açısından değil, aynı zamanda güvenlik, eğitim ve iş fırsatları açısından da sürekli olarak dezavantajlı bir konumda olmalarına neden olur.

Kadınların Empatik Yaklaşımları: Toplumsal Cinsiyet Normlarının Etkisi

Kadınların sosyal yapılar tarafından şekillendirilen deneyimlerinin en belirgin örneklerinden biri, onların toplumsal rollerine yönelik empatik yaklaşımlarıdır. Kadınlar, genellikle bakım veren, fedakar ve duygusal zekası yüksek bireyler olarak toplumsal normlar tarafından şekillendirilirler. Bu beklentiler, kadınların toplumdaki rollerinin sınırlarını belirlerken, onlara aynı zamanda sürekli bir sorumluluk duygusu yükler. Ancak, kadınların deneyimlerini sadece bu normlarla açıklamak dar bir perspektife yol açar. Kadınların içinde bulundukları toplumsal yapıyı sorgulayan ve karşı çıkan birçok kadın da vardır.

Kadınların bu yapıları sorgulama ve çözüm odaklı düşünme biçimleri, toplumsal değişimin önemli bir parçasıdır. Feminist hareketin, kadınların toplumsal cinsiyet eşitsizliklerine karşı başlattığı direniş, bu çözüm odaklı bakış açısının bir örneğidir. Kadınlar, kendilerine dayatılan toplumsal normlara karşı durmakla kalmayıp, aynı zamanda toplumda daha eşitlikçi ve adil bir düzenin kurulması için önemli adımlar atmaktadırlar.

Erkeklerin Çözüm Odaklı Yaklaşımları: Yapısal Değişim İçin Hareket Edin

Erkekler, toplumsal yapının sadece birer parçası olmakla kalmaz, aynı zamanda toplumsal normları şekillendiren ve bu normlarla etkileşime giren güçlü aktörlerdir. Ancak toplumsal cinsiyet normlarının erkekler üzerindeki etkisini göz ardı etmek, erkeklerin kendilerini sınırlayan yapısal engelleri fark etmelerini engeller. Erkekler, toplumsal cinsiyet eşitsizliği konusunda genellikle sessiz kalırlar ya da bu eşitsizliği değiştirmeye yönelik adımlar atmazlar. Bu, toplumdaki kadınları ve azınlıkları desteklemek yerine, mevcut düzene sadık kalmalarına yol açar.

Çözüm odaklı bir yaklaşım benimsemek, erkeklerin toplumsal yapıyı değiştirmeye yönelik bir sorumluluk üstlenmelerini gerektirir. Bu, sadece kadınlar için değil, aynı zamanda erkekler için de bir iyileşme sürecidir. Erkeklerin, duygu ve düşüncelerini özgürce ifade edebileceği, toplumsal normlardan bağımsız bir kimlik geliştirebileceği bir toplum, herkes için daha sağlıklı ve adil bir yer olacaktır.

Tartışma Başlatan Sorular

- Toplumsal cinsiyet normlarını değiştirmek için toplumsal yapıdaki hangi unsurların öncelikli olarak göz ardı edilmemesi gerekiyor?

- Irkçılık ve sınıf ayrımcılığı, toplumsal yapının hangi katmanlarında en fazla kendini gösteriyor? Bu sorunlar için çözüm önerileriniz nelerdir?

- Erkeklerin, toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle mücadelede oynayabileceği rol nedir? Erkeklerin bu mücadelede nasıl daha aktif olabilirler?

Yazıyı bu şekilde bitirirken, göz ardı etmemek, sadece fark etmekle kalmayıp bu farkındalığı harekete dönüştürmeyi gerektirir. Bu, toplumsal yapıları değiştirmek için hepimizin sorumluluğudur.