70 dil bilen peygamber kimdir ?

Hirsli

New member
“70 Dil Bilen Peygamber Kimdir?” – Dillerin Kapısında Bir Forum Hikâyesi

Selam dostlar,

Bu başlığı açarken kalbim biraz hızlandı; çünkü mesele sadece “kimin 70 dil bildiği” değil, aslında insanlığın birbirini anlamaya dair bitmeyen macerası. Çayını alan, koltuğa yayılsın; ben de bildiklerimi, okuduklarımı, duyduklarımı, hissettiklerimi dökeyim. Birlikte hem rivayetleri hem de bugünün dünyasını konuşalım; kim bilir, belki dillerin kapısından içeri hep birlikte gireriz.

---

Kökenler: Rivayetlerin İzi, Dillerin Sesi

“70 dil bilen peygamber” ifadesi farklı İslami anlatılarda birkaç isimle anılır. En çok zikredilenlerden biri Hz. Yusuf’tur: Mısır’da yönetim görevindeyken farklı topluluklarla konuşabilmek için 70 dil bildiğine dair rivayetler dolaşır. Bazı klasik metinlerde bu, “yönetim bilgelik ister, bilgelik de dili” diye yorumlanır. Diğer anlatılarda Hz. İdris’e (Enoch) 72 dil atfedildiği geçer; kendisine “ilk kalemle yazan” denmesiyle birlikte, “ilk defa bilginin dili oldu” diye simgesel bir anlam yüklenir. Bir başka eksen, Hz. Süleyman’dır: “Kuşların dilini bilmek” ve farklı varlıklarla iletişebilmek, dillere hâkimiyete dair mecazi bir ufuk açar.

Tarihsel kaynaklar açısından bakınca bu iddiaların büyük bir kısmı sahihlik ve isnad bakımından tartışmalıdır; çoğu, tefsirlerin dip kıvrımlarında, tarih kitaplarının kenar notlarında, halk anlatılarının ışıltılı sayfalarında yaşar. Yine de bu anlatılar bize bir ipucu verir: Peygamberler, parçalanmış dillerin üstünde bir köprü olarak görülür. Çünkü dinleyebilmek, adaletin ve merhametin öncülüdür.

---

Bir Forum Masası Etrafında: Strateji ile Empati Arasında

Düşünün, forumda iki eski dostumuz var: Biri “Cem”—planlı, ölçen, biçen; özetle stratejik ve çözüm odaklı. Diğeri “Elif”—kalplere kulak veren, ilişkileri önceleyen, empatiyi elden bırakmayan.

Cem şöyle giriyor söze:

“Arkadaşlar, 70 dil meselesi bana yönetim felsefesini çağrıştırıyor. Hz. Yusuf örneği çok akla yatkın. Kıtlık planlamasında veriyi okuduğu gibi, insanı da dilleriyle okumuş olmalı. Çok dil, çok paydaş demek. Paydaşları anlamaksa isabetli kararların temelidir.”

Elif ise usulca ekliyor:

“Benim için diller, sadece bilgi kanalı değil; kalbe açılan pencereler. Hz. Süleyman örneğinde ‘kuşların dili’ mecazen şunu söyler: Kimsesizlerin, fısıltının, hatta sessizliğin bile bir dili var. 70 dil bilmek, 70 farklı yarayı, 70 farklı sevinci tanımak demek.”

Cem’in bakışıyla Elif’in bakışı bir araya gelince tablo netleşiyor: Çok dillilik, bir “strateji aracı” olduğu kadar bir “yarayı sarma biçimi.” Yönetmek için anlamak, anlamak için sevmek… belki de hikâye buradan başlıyor.

---

Rivayetten Günümüze: Dilin İktidarı ve İyiliği

Bugünün dünyasında 70 dil bilmek, pratikte imkânsıza yakın olsa da, “çok dilli olmak” artık sıradan bir gereksinim gibi. Diplomasi masalarında, göçmen politikalarında, afet yönetimlerinde, hastane koridorlarında… Dil, ya sorun çözer ya da dert büyütür. Burada Hz. Yusuf anlatısı bize çağdaş bir ders veriyor: Krizlerde etki—iletişimin kalitesiyle artar.

Teknolojinin kalbinde de dil var: Makine çevirisi, konuşma tanıma, çok dilli yapay zekâlar… İnsanlığın “Bâbil’in dağılan dillerini” yeniden bir araya getirme arayışı sürüyor. İlginçtir, Hz. İdris’e atfedilen “yazı” ve “bilgi” vurgusu, bugün veri biliminin etik tartışmalarında bile yankılanır: “Dil kimin dili? Bilgi kimin yararına?”

---

Bir Parantez: 70 Rakamı Sembol mü, Ölçü mü?

Metinlerde sık rastladığımız “70” ve “72” gibi sayılar kimi zaman tam sayısal bir ölçü değil, “çokluk” anlatan sembollerdir. Yani amaç, “tam 70”i ispatlamak değil; dil ustalığının büyüklüğünü vurgulamaktır. Bu sembolik okuma, rivayetlerle bilimin barışmasını sağlar: Tarihsel doğrulama zorluğu ile anlatı gücünün sembolik değeri, aynı sahnede yan yana durabilir.

---

Bugünün Çocuklarına ve Yarınların Dünyasına Bir Not

Elif’in empatisiyle Cem’in stratejisini birleştirip bugüne çevirelim:

Bir genç düşünün; iki dil biliyor. Okulda üçüncüye başlıyor. Evinin mutfağında anneannesinin Kürtçe şarkıları, odasında İngilizce bir podcast, minibüste yanı başında Arapça konuşan bir komşu… O genç, aslında “70 dil”in ruhuna yakın yürüyor: Dünyayı çoğaltmayı öğreniyor.

Geleceğe bakınca, yapay zekâ destekli anlık çeiri araçları yaygınlaştıkça, “dil bilmek” salt gramer birikiminden çıkıp “kültür okur-yazarlığına” evrilecek. İyi bir yönetici (Cem’in dünyası) için bu, anlaşma metinlerindeki gri alanları şeffaf kılmak demek. İyi bir öğretmen ya da sosyal çalışmacı (Elif’in dünyası) içinse, ötekileştirilenin sesini duyulur kılmak demek. Belki de “70 dil bilen peygamber” anlatısı, bizi “70 farklı kalbi duyabilme” terbiyesine çağırıyor.

---

Beklenmedik Alanlara Uzanış: Nörobilim, Müzik ve Sessiz Diller

Nörobilim der ki: Çok dilli deneyimler beyin esnekliğini güçlendirir. Bu esneklik, sadece kelime dağarcığında değil, duygusal düzenlemede de fark yaratır. Müzikteki “dil” kavramı da şaşırtıcıdır; makamlar, ritimler, aksak ölçüler—her coğrafyanın “ses dili” var. Hz. Süleyman’a atfedilen “kuşların dili”ni bugün “doğanın dili” diye okuyabiliriz: Ormanın uğultusu, denizin ritmi, bir çocuğun suskunluğu… Bazen en derin dillerin kelimesi yoktur.

Bir de gövdenin, bakışın, mimiklerin dili var. Kliniklerde, afet sahalarında, mahkeme salonlarında—sözsüz iletişim çoğu zaman en sahici tercüman. Belki 70 dilin sırrı, 69’unu konuşup birini “sessizliğe” ayırmaktır: Dinlemenin dili.

---

Eleştirel Göz: Rivayet, Araştırma ve Sorumluluk

“Peki kanıt?” diye soran Cem’in sesi kulağımızda kalsın. Bazı rivayetlerin tarihsel tenkide dayanmadığını açıkça söylemek dürüstlüktür. Ama Elif’in sesini de kısmayalım: Rivayetler, toplumun kendine tuttuğu aynalardır; doğruluk iddiası kadar, niyet ve hedef de önemlidir. Bu anlatıların bize öğrettiği sorumluluk, insanı dilinden yakalamak değil; dili insan için, adalet için, merhamet için kullanmaktır.

---

Sonuç: 70 Dilin Kıyısında Buluşma Çağrısı

“70 dil bilen peygamber kimdir?” sorusuna metinler bazen Hz. Yusuf’u, bazen Hz. İdris’i, bazen de Hz. Süleyman’ı işaret eder. Fakat belki de bu sorunun en güncel cevabı, “kim 70 farklı kalbe dokunabiliyorsa odur” cümlesinde gizli. Stratejiyle (Cem) empatiyi (Elif) birleştiren herkes, dillerin kıyısında bir peygamberî tutumun izini sürer: Anlamak için konuşmak, konuşmak için önce dinlemek.

Şimdi söz sizde, forumdaşlar:

— Bu rivayet sizde nasıl bir çağrışım yapıyor?

— Günlük hayatınızda “dil” bir köprü mü, yoksa duvar mı?

— İş yerinde, ailede, sokakta; kaç “dil” kullanıyorsunuz—yalnızca kelimelerle değil, kalbinizle?

Yorumlara bekliyorum. Birlikte konuşalım; belki “70 dil”in sırrı, bu başlığın altında kurduğumuz ortak cümlede saklıdır.